Çöl Ülkesi Olan Suudi Arabistan Nasıl Tarım Ülkesine Dönüşüyor?
Suudi Arabistan, %95’i kavurucu çöllerle kaplı, kalıcı nehirleri olmayan ve yılda sadece 4 santim yağmur alan bir ülke. Bu zorlu koşullara rağmen, Suudi Arabistan sebze ve meyve ihraç ederek tüm dünyaya ürün tedarik ediyor. Hatta 1990’larda dünyanın en büyük buğday ihracatçılarından biri konumundaydı.
Peki, bu nasıl mümkün oluyor? Yakından bakıldığında, çöl boyunca tüm ülkeye ve hatta çölün ortasına yayılmış çok sayıda devasa dairesel yeşillikler görülüyor. Bunlar, merkez pivot sulama sistemiyle sulanan tarım arazileri. Bu sistem, Suudi Arabistan’ın tarımsal üretimini artırmadaki en önemli araçlarından biri.
1961’de Suudi Arabistan’ın tarım arazisi sadece 11.400 kilometrekareyken, 2016’da bu rakam 35.000 kilometrekareye yükseldi. Bu, 60 yıl içinde tarım arazisinin üç katına çıktığı anlamına geliyor. 35.000 kilometrekarelik alan, Belçika ve Ermenistan gibi ülkelerden daha büyüktür. Suudi Arabistan, son 60 yılda 24.000 kilometrekarelik çöl arazisini verimli tarım arazisine dönüştürdü. Bu alan, Slovenya veya Katar’dan iki kat daha büyüktür.
Peki, bu çöl ülkesi nasıl bu kadar büyük bir başarıya imza attı? Suudi Arabistan’ın tarımsal üretiminin temelini yeraltı suları oluşturuyor. Ülkenin batısında bulunan Al-Ahsa bölgesi, geniş yeraltı su rezervlerine sahip ve bu bölge Suudi Arabistan’ın tarımsal üretim merkezlerinden biri.
Sulama Yöntemleri:
Suudi Arabistan’ın tarımsal üretimini artırmadaki en önemli araçlardan biri merkez pivot sulama sistemidir. Bu sistemde, merkezi bir pivot noktası etrafında dairesel bir düzende dönen bir dizi boru bulunur ve bu borulardan tarlalara su püskürtülür. Bu yöntem, suyun verimli kullanılmasını sağlar ve geniş arazilerin sulanmasını kolaylaştırır.
Yeraltı sularının yanı sıra, deniz suyu tuzdan arındırma tesisleri de tarımsal sulamada kullanılıyor. Tuzdan arındırma tesisleri, deniz suyunu tatlı suya dönüştürerek tarım alanlarının sulanmasını ve gıda üretiminin artmasını sağlıyor.
Suudi Arabistan’ın tarımsal başarısının arkasındaki bir diğer önemli faktör ise “Yeşil Duvar” projesidir. Bu proje kapsamında, kuraklığa dayanıklı ağaçlar ve bitkiler dikiliyor. Bu bitkiler, yağmur suyunu hapsederek toprak erozyonunu önler ve zamanla çölleşmiş arazilerin yeşillenmesine katkıda bulunur.
Suudi Arabistan’ın batısındaki Al-Badie bölgesi, tarihi boyunca kurak ve çorak bir arazi olarak biliniyordu. Bölgedeki Bedevi kabileleri göçebe bir yaşam tarzı sürdürüyor ve hayvancılıkla geçiniyordu. Ancak 20. yüzyılın sonlarında, bölgede çarpıcı bir değişim gerçekleşti. Bu değişimin arkasında yatan ise, “Al-Badie Yeşil Devrimi” olarak adlandırılan bir projeydi.
Projenin Başlangıcı:
1980’lerde, Suudi Kraliyet Ailesi bölgedeki toprakların tarımsal üretime dönüştürülmesi için bir girişim başlattı. Bu amaçla, Stanford Üniversitesi permakültürcüsü Neil Spackman ve Harvard Üniversitesi biyoetikçi Mona Hamde liderliğinde bir ekip görevlendirildi. Ekip, bölgenin coğrafi ve iklimsel özelliklerini inceledikten sonra, sürdürülebilir bir tarım modeli geliştirdi.
Projenin Temel Unsurları:
Al-Badie Yeşil Devrimi’nin temel unsurları şunlardı:
- Yağmur Suyu Hasadı: Bölgedeki yağmur sularını toplamak ve depolamak için teraslar, barajlar ve hendekler inşa edildi. Bu sayede, kurak dönemlerde bile sulama için yeterli su kaynağı sağlandı.
- Yerli Bitkilerin Kullanımı: Kuraklığa ve bölgenin toprak koşullarına dayanıklı yerli bitkiler seçildi. Bu bitkiler, sulama ihtiyacını minimize etti ve toprağın erozyonunu önledi.
- Permakültür Teknikleri: Permakültür ilkelerine göre, bölgedeki doğal ekosistem taklit edildi. Bu sayede, doğal kaynakların sürdürülebilir bir şekilde kullanımı sağlandı.
Projenin Sonuçları:
Al-Badie Yeşil Devrimi, bölgede çarpıcı bir değişime yol açtı. Bir zamanlar çorak ve kurak olan topraklar, yemyeşil bir vahaya dönüştü. Bölgede tarımsal üretim arttı ve yeni iş imkanları oluştu. Ayrıca, proje sayesinde bölgenin biyolojik çeşitliliği de korunmuş oldu.
Karşılaşılan Zorluklar:
Suudi Arabistan’ın çölü yeşillendirme çabaları birçok zorlukla karşı karşıyadır. En önemli zorluklardan biri, su kaynaklarının sınırlı olmasıdır. Kurak iklim ve artan nüfus, su kaynakları üzerinde büyük bir baskı oluşturmaktadır.
Bir diğer zorluk ise, çöl arazilerinin tarıma uygun hale getirilmesinin yüksek maliyetidir. Toprak ıslahı, sulama sistemlerinin kurulması ve tarımsal üretim için gerekli altyapının oluşturulması önemli yatırımlar gerektirmektedir.
Nükleer Enerjinin Rolü:
Suudi Arabistan, nükleer enerjiyi tarımsal üretim kapasitesini artırmak için önemli bir araç olarak görüyor. Nükleer enerjiden elde edilen elektrik, deniz suyu tuzdan arındırma tesisleri ve sulama sistemleri için kullanılabilir. Nükleer enerjinin kullanımı, Suudi Arabistan’ın fosil yakıtlara olan bağımlılığını azaltmasına ve tarımsal üretimini daha sürdürülebilir hale getirmesine yardımcı olacaktır.
Suudi Arabistan’ın çölü yeşillendirme çabaları, ülkenin gıda güvenliğini ve ekonomik kalkınmasını sağlamak için büyük önem taşımaktadır. Bu çabalar, birçok zorlukla karşı karşıya olsa da, Suudi Arabistan’ın geleceği için büyük bir umut kaynağıdır.